Lukataların (Buluntu Malların) Mahiyeti ve Hükümleri
148- Bir yerde bulunan ve sahibi bilinmeyen yitik bir mala "Lukata" denir. Bunu o yerden alıp kaldırmaya "İltikat" ve bunu kaldırıp alan kimseye de "Mültakıt" denir.
Başkalarının rızası olmaksızın mallarını haksız yere almak haram olduğu gibi, yitik malları alıp benimsemek de haramdır.
149- Bir kimse bir yerde yitik bir mikdar para veya eşya bulsa, bunu sahibine vermek üzere, oradan alıp kaldırabilir. Fakat kendisi için alıp kaldıramaz. Bu bir hırsızlık sayılır.
150- Yitik eşyayı alıp kaldırmakta şu hükümler vardır:
1) Görüldüğü yerde alınmayıp bırakıldığı zaman zayi olmasından korkulmayan bir yitiği alıp kaldırmak mubahtır.
2) Alınmayıp bırakıldığı takdirde zayi olmak ihtimali bulunan bir yitiği almak ve sahibi için saklamak mendubdur.
3) Zayi olacağı anlaşılan bir yitiği almak ve saklamak vacibdir.
4) Herhangi bir yitiği sahibine vermeyip kendisine mal edinmek maksadı ile almak haramdır.
151- Bir kimse, bir yitiği bulunca bunu sahibine vermek üzere aldığına başkasını şahid tutar, sonra sahibi çıkınca, kendisine ait olduğunu isbat edince malı ona teslim eder. Sahibine verilmek üzere şahitlik huzuruna alınıp saklanan bir yitik, onu bulanın yanında bir kusuru olmaksızın zayi olsa, sahibine bedelini ödemesi gerekmez.
152- Yitikleri hükümete teslim etmek de caizdir. Hele gayrimüslimlere ait olduğu anlaşılan yitikler, devlet hazinesine konmalıdır. Sahipleri çıkarsa, aynen kendilerine verilir, eğer satılmışlarsa, bedelleri ödenir. Sahibleri çıkmazsa, toplumun ihtiyaçlarına harcanır.
153- Yitiği bulan, kendisindeki yitiği uygun bir şekilde ilan eder ve yitiğin kıymetine göre uygun bir müddet bekler. Sahibi çıkmazsa onu fakirlere sadaka olarak verir. Onu bulan fakir ise, bundan faydalanabilir. Fakat sonradan sahibi çıkarsa bedelini borçlanır.
Sahibinin aramayacağı anlaşılan pek az şeyler ise, bir müddet beklemeye gerek yoktur. Bir kuruş, bir meyve, adi bir mendil gibi...
154- Yollarda, bostanlarda, ağaçların altlarında bulunan başaklarla meyveler hakkına da yitik hükümleri uygulanır. Bu konuyu açıklamak gerekir. Şöyle ki: Yazın şehirlerde ağaçların altlarına dökülen meyveler, açık olarak veya adeta bağlı olarak herkesin faydalanmasına bırakılmışsa, bunlar alınıp yenilebilir; değilse, yenilemez, haramdır.
Şehirlerde bahçe ve bostan içinde bulunan meyveler, ceviz gibi bozulmayıp kalabilecek şeylerden, sahiblerinin açık izni bulunmadıkça yenmez. Çabuk bozulacak şeylerden ise, sahih görülen görüşe göre, açıkça veya adet bakımından yasaklık yoksa alınıp yenebilir. Diğer bir görüşe göre de, sahiblerinin rızaları bilinmedikçe alınıp yenmez.
Bu durum köylerde olunca bakılır: Eğer meyveler bozulmayıp kalabilecek şeylerden ise, sahiblerinin izinleri bilinmedikçe, onlar alınıp yenmez. Fakat bozulacak şeylerden olurlarsa, sahih görüşe göre, yasaklandığı bilinmedikçe (ortaya çıkmadıkça) alınıp yenebilir.
Ağaç üzerinde bulunan meyvalara gelince, bunlar her nerede bulunurlarsa bulunsun, sahiblerinin izinleri bulunmadıkça, iyi olan alınıp yenmemesidir. Ancak çok bol olurda, yenmesi sahiblerine ağır gelmezse, yenilebilir. Bu durumda o meyvalardan bir mikdar alınıp orada yenebilir. Fakat toplanıp başka bir yere götürülemez, bu caiz değildir.
155- Akar ırmak suları üzerinde bulunan meyveleri, çok olsa da, toplayıp yemek caizdir. Çünkü bunlar, bu halde bırakılırlarsa çabuk bozulurlar. Onun için bunları toplamaya hal delâleti ile izin vardır. Fakat böyle bir su üzerinde bulunan ağaçlara gelince, bakılır: Eğer sudan çıkarılacakları zaman kıymetleri yoksa, alınmaları helal olur. Fakat kıymetli şeyler ise, alınmaları helal değildir, bunlar üzerinde yitik işlemi uygulanır.
156- Bahçe ve bostanların içinde, duvarların diplerinde değil de, başka yerlerde dağınık veya toplu olarak bulunan meyveler hakkında da yitik eşya hükmü uygulanır. Sahipleri biliniyorsa onlara, bilinmiyorsa fakirlere verilir. Bunları bulan kimse fakir değilse, onlardan kendisi faydalanamaz.
157- Yollara dökülmüş olan ağaç yaprakları, eğer dut yaprakları gibi kendisi ile yararlanacak şeyler ise, bunları başkalarının toplaması caiz değildir. Yoksa bunların değerini ağaç sahibine ödemek gerekir. Fakat bunlar, yararlanılmayacak şeyler ise, toplanıp alınabilirler, ödenmeleri gerekmez.
158- Ekin ve bostan tarlalarında ekinler ve bostanlar alındıktan sonra, başkalarının toplamasına adet olarak izin verilmişse, arta kalan ekin veya kavun, karpuz, hıyar gibi döküntü şeyleri, başkalarının toplaması caizdir.
159- Sünnet veya düğün toplantılarında şeker veya para serpmekte bir sakınca yoktur. Bu serpilen şeyleri, orada bulunanlar toplayıp alabilirler. Bunları almak için avuçlarını ve eteklerini açanlar, avuçlarına veya eteklerine düşen şeylere sahib olurlar, bunları başkaları alamazlar. Alırlarsa, kendilerinden geri alınabilirler.
Başkalarının rızası olmaksızın mallarını haksız yere almak haram olduğu gibi, yitik malları alıp benimsemek de haramdır.
149- Bir kimse bir yerde yitik bir mikdar para veya eşya bulsa, bunu sahibine vermek üzere, oradan alıp kaldırabilir. Fakat kendisi için alıp kaldıramaz. Bu bir hırsızlık sayılır.
150- Yitik eşyayı alıp kaldırmakta şu hükümler vardır:
1) Görüldüğü yerde alınmayıp bırakıldığı zaman zayi olmasından korkulmayan bir yitiği alıp kaldırmak mubahtır.
2) Alınmayıp bırakıldığı takdirde zayi olmak ihtimali bulunan bir yitiği almak ve sahibi için saklamak mendubdur.
3) Zayi olacağı anlaşılan bir yitiği almak ve saklamak vacibdir.
4) Herhangi bir yitiği sahibine vermeyip kendisine mal edinmek maksadı ile almak haramdır.
151- Bir kimse, bir yitiği bulunca bunu sahibine vermek üzere aldığına başkasını şahid tutar, sonra sahibi çıkınca, kendisine ait olduğunu isbat edince malı ona teslim eder. Sahibine verilmek üzere şahitlik huzuruna alınıp saklanan bir yitik, onu bulanın yanında bir kusuru olmaksızın zayi olsa, sahibine bedelini ödemesi gerekmez.
152- Yitikleri hükümete teslim etmek de caizdir. Hele gayrimüslimlere ait olduğu anlaşılan yitikler, devlet hazinesine konmalıdır. Sahipleri çıkarsa, aynen kendilerine verilir, eğer satılmışlarsa, bedelleri ödenir. Sahibleri çıkmazsa, toplumun ihtiyaçlarına harcanır.
153- Yitiği bulan, kendisindeki yitiği uygun bir şekilde ilan eder ve yitiğin kıymetine göre uygun bir müddet bekler. Sahibi çıkmazsa onu fakirlere sadaka olarak verir. Onu bulan fakir ise, bundan faydalanabilir. Fakat sonradan sahibi çıkarsa bedelini borçlanır.
Sahibinin aramayacağı anlaşılan pek az şeyler ise, bir müddet beklemeye gerek yoktur. Bir kuruş, bir meyve, adi bir mendil gibi...
154- Yollarda, bostanlarda, ağaçların altlarında bulunan başaklarla meyveler hakkına da yitik hükümleri uygulanır. Bu konuyu açıklamak gerekir. Şöyle ki: Yazın şehirlerde ağaçların altlarına dökülen meyveler, açık olarak veya adeta bağlı olarak herkesin faydalanmasına bırakılmışsa, bunlar alınıp yenilebilir; değilse, yenilemez, haramdır.
Şehirlerde bahçe ve bostan içinde bulunan meyveler, ceviz gibi bozulmayıp kalabilecek şeylerden, sahiblerinin açık izni bulunmadıkça yenmez. Çabuk bozulacak şeylerden ise, sahih görülen görüşe göre, açıkça veya adet bakımından yasaklık yoksa alınıp yenebilir. Diğer bir görüşe göre de, sahiblerinin rızaları bilinmedikçe alınıp yenmez.
Bu durum köylerde olunca bakılır: Eğer meyveler bozulmayıp kalabilecek şeylerden ise, sahiblerinin izinleri bilinmedikçe, onlar alınıp yenmez. Fakat bozulacak şeylerden olurlarsa, sahih görüşe göre, yasaklandığı bilinmedikçe (ortaya çıkmadıkça) alınıp yenebilir.
Ağaç üzerinde bulunan meyvalara gelince, bunlar her nerede bulunurlarsa bulunsun, sahiblerinin izinleri bulunmadıkça, iyi olan alınıp yenmemesidir. Ancak çok bol olurda, yenmesi sahiblerine ağır gelmezse, yenilebilir. Bu durumda o meyvalardan bir mikdar alınıp orada yenebilir. Fakat toplanıp başka bir yere götürülemez, bu caiz değildir.
155- Akar ırmak suları üzerinde bulunan meyveleri, çok olsa da, toplayıp yemek caizdir. Çünkü bunlar, bu halde bırakılırlarsa çabuk bozulurlar. Onun için bunları toplamaya hal delâleti ile izin vardır. Fakat böyle bir su üzerinde bulunan ağaçlara gelince, bakılır: Eğer sudan çıkarılacakları zaman kıymetleri yoksa, alınmaları helal olur. Fakat kıymetli şeyler ise, alınmaları helal değildir, bunlar üzerinde yitik işlemi uygulanır.
156- Bahçe ve bostanların içinde, duvarların diplerinde değil de, başka yerlerde dağınık veya toplu olarak bulunan meyveler hakkında da yitik eşya hükmü uygulanır. Sahipleri biliniyorsa onlara, bilinmiyorsa fakirlere verilir. Bunları bulan kimse fakir değilse, onlardan kendisi faydalanamaz.
157- Yollara dökülmüş olan ağaç yaprakları, eğer dut yaprakları gibi kendisi ile yararlanacak şeyler ise, bunları başkalarının toplaması caiz değildir. Yoksa bunların değerini ağaç sahibine ödemek gerekir. Fakat bunlar, yararlanılmayacak şeyler ise, toplanıp alınabilirler, ödenmeleri gerekmez.
158- Ekin ve bostan tarlalarında ekinler ve bostanlar alındıktan sonra, başkalarının toplamasına adet olarak izin verilmişse, arta kalan ekin veya kavun, karpuz, hıyar gibi döküntü şeyleri, başkalarının toplaması caizdir.
159- Sünnet veya düğün toplantılarında şeker veya para serpmekte bir sakınca yoktur. Bu serpilen şeyleri, orada bulunanlar toplayıp alabilirler. Bunları almak için avuçlarını ve eteklerini açanlar, avuçlarına veya eteklerine düşen şeylere sahib olurlar, bunları başkaları alamazlar. Alırlarsa, kendilerinden geri alınabilirler.