Hadis
HADİS: Allah Teala hazretleri`nin (Tebük Seferi`nden geri kalmaları sebebiyle) tevbelerini kabul edip affettiği üç kişiden biri olan Hilal İbnu Ümeyye (ra) geldi. (Anlattığına göre) tarlasından evine yatsı vaktinde dönmüştü. Hanımının yanında bir adam buldu. Manzarayı gözleriyle görmüş, kulaklarıyla işitmişti. Sabah oluncaya kadar adamı ürkütüp telaşlandırmadı. Sabah olunca doğru Resulullah (sav)`ın yanma gitti. "Ey Allah`ın Resulü" dedi, "ben aileme geceleyin dönmüştüm, yanlarında bir adam buldum. Üstelik gözlerimle gördüm, kulaklanmla işittim." Resulullah (sav) getirdiği bu haberden hoşlanmadı, adama karşı sert davrandı. Bunun üzerine: "Kendi hanımlarına zina isnad eden, ancak, kendisinden başka şahidi bulunmayan kimse ise, doğru söylediğine dair Allah adına yemin ederek dört defa şahitlik eder. Beşinci şahitliğinde ise, eğer yalan söylüyorsa Allah`ın lanetinin kendi üzerine olmasını ister. Kadının Allah adına yemin ederek kocasının yalan söylediğine dair dört defa şahidlik etmesi ve beşinci şahitliğinde, eğer kocası doğru söylüyorsa Allah`ın lanetinin kendi üzerine olmasını istemesi, onun hakkındaki cezayı kaldırır" (Nur 6-9) mealindeki ayet nazil oldu. Vahiy hali Resulullah (sav)`ın üzerinden kalkınca: "Ey Hilal, müjde! Allah senin için bir kurtuluş ve kurtuluş yolu gösterdi" buyurdular. Hilal: "Ben Rabbim Teala hazretleri`nden bunu ümid ediyordum!" dedi. Resulullah (sav): "Kadına adam gönderin gelsin!" emretti. Kadın geldi. Ayet-i kerimeyi Resulullah ona okudu, ikisine de meselenin ciddiyetini hatırlattı ve ahiret azabının dünyadaki azabtan daha şidetli olacağını haber verdi. Bunun üzerine Hilal: "Vallahi kadın hakkında doğruyu söyledim!" dedi. Kadın da: "Hayır yalan söyledin!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Aranızda lanetleşin!" emretti. Hilal`e: "Şehadet getir!" dendi. O da doğru söylediğine dair dört kere Allah`a şehadet etti. Beşinci sefer olunca kendisine: "Ey Hilal, Allah`tan kork, zira dünya azabı ahiret azabından pek hafiftir, senin bu yaptığın, üzerine azabı vacib kılmaktadır!" dendi. O yine: "Allah`a yemin olsun, ona iftira ediyorum diye bana celde yapılmadığı gibi, Allah da onun sebebiyle bana azab vermeyecektir!" dedi ve "Eğer yalancı ise, Allah`ın laneti üzerine olsun!" diye beşinci kere şehadette bulundu. Sonra kadına: "Şehadet getir!" dendi. Kadın da: "Hilal yalancıdır" diye dört kere Allah`a şehadette bulundu. Beşinci şehadete sıra gelince, kadına: "Allah`tan kork, zira dünyadaki azab ahiret azabından hafiftir. Bu yaptığın, üzerine azabı vacib kılmaktadır!" dendi. Kadıncağız bir müddet durakladı: Sonra: "Kavmimi, geri kalan zamanlarda rezil rüsvay edemem!" dedi ve beşinci defa: "Hilal doğru söyledi ise Allah`ın gazabı üzerime olsun!" diye şehadette bulundu. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam aralarını ayırdı. Kadının çocuğunun babasının adıyla çağrılmamasına, kadına zina isnad edilmemesine, çocuğa da veled-i zina denmemesine, kim kadına veya çocuğa böyle bir isnadda bulunacak olursa hadd-i kazfe maruz kalacağına hükmetti. Keza bunlar ne boşanma ne de ölüm sebebiyle ayrılmadıkları için Hilal üzerinde, ne kadın için mesken ne de çocuk için nafaka mesuliyeti olmadığına hükmetti. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer kadın kızılımsı, kabaları etsiz, sivri omuzlu, iki kabası sivri, bacakları ince bir çocuk dünyaya getirirse, bu çocuk Hilal`dendir. Eğer esmer, kısa saçı, iri yapılı, iri bacaklı, iri kabalı bir çocuk dünyaya getirirse bu çocuk, zina nisbet edilen şahsa aittir" buyurdular. Gerçekten kadın esmer renkli, kısa saçlı, iri yapılı, iri bacaklı, iri kabalı bir çocuk doğurdu. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer (şehadetlerle yapılan) yeminler olmasaydı benimle o kadın arasında mesele olacaktı" buyurdular. [İkrime der ki: "Kadının çocuğu bundan sonra Mudar üzerine emir oldu, tesmiyede babasına nisbet edilmezdi. Hadisi Ebu Davud bu metnin aynısıyla rivayet etti. Kütüb-i Sitte, İbnu Ömer`den bu manada rivayette bulundular."]
FASIL: LİAN BÖLÜMÜ
KONU: Lian Hakkında
RAVİ: İbnu Abbas
KAYNAK: Buhari, Talak 28, Şehadat 21, Tefsir, Nur 3; Ebu Davud, Talak 27, (2254, 2255, 2256); Tirmizi, Tefsir Nur, (3178)
HADİS: Resulullah (sav) Üveymir el-Aclani ile hanımı arasında lian uyguladı. Hanımı bu sırada hamile idi.
FASIL: LİAN BÖLÜMÜ
KONU: Lian Hakkında
RAVİ: İbnu Abbas
KAYNAK: Nesai, Talak 36, (6,171)
HADİS: Resulullah (sav), birbirine lianda bulunan iki eşe lianlaşmayı teklif ettiği zaman beşinci yeminde, erkeğe elini ağzının üzerine koymasını emretti ve: "Bu (Allah`ın azabını) gerektiricidir!" buyurdu.
FASIL: LİAN BÖLÜMÜ
KONU: Lian Hakkında
RAVİ: İbnu Abbas
KAYNAK: Nesai, Talak 40, (6,175)
HADİS: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Çocuk yatağa aittir. Zaniye de mahrumiyet vardır."
FASIL: LİAN BÖLÜMÜ
KONU: Çocuğun İlhakı Ve Neseb İddiası
RAVİ: Ebu Hüreyre
KAYNAK: Buhari, Hudud 23, Feraiz 18; Müslim, Rada 37, (1458); Tirmizi, Rada 8, (1157); Nesai, Talak 48, (6, 180)
HADİS: Utbe İbnu Ebi Vakkas, kardeşi Sa`d`a: "Zem`a`nın cariyesinden doğan oğlan bendendir, onu sahiplen" diye vasiyet etmişti. Fetih yılında onu Sa`d yakalayıp: "Bu kardeşimin oğludur, kardeşim onu bana vasiyet etmişti!" dedi.Afed İbnu Zem`a da: "O, benim kardeşimdir ve babamın cariyesinin oğludur, onun yatağında doğmuştur!" dedi. Problemin halli için Resulullah (sav)`a koştular. Sa`d (ra): "Ey Allah`ın Resulü! Bu kardeşimin oğludur. Kardeşim onun hakkında bana vasiyette bulundu. Hele onun benzeriiğine de bakın!" dedi. Abd: "O benim kardeşimdir ve babamın cariyesinin oğludur. Babamın yatağında doğdu!" dedi. Resulullah (sav), ondaki benzerliğe baktı Utbe`ye açık bir benzerlik gördü. Sonra: "Bu sana aitir ey Abd İbnu Zem`a. Çocuk yatağa aittir, zani için de mahrumiyet vardır" buyurdu. Sonra da Sevde Bintu Zem`a`ya: "Bunu (kardeşin bilme, ihtiyat et, ona karşı) tesettür et!" emretti. Bu emri, onun Utbe`ye olan benzerliği sebebiyle vermişti. O, kadını Allah`a kavuşuncaya kadar göremedi. Sevde, Resulullah (sav)`ın zevcesi idi.
FASIL: LİAN BÖLÜMÜ
KONU: Çocuğun İlhakı Ve Neseb İddiası
RAVİ: Aişe
KAYNAK: Buhari, Vesaya 4, Büyu 3,100, Husumat 6, Itk 8, Feraiz 18, 28, Hudud 23, Ahkam 29; Müslim, Rada 36, (1457); Muvatta, Akdiye 20, (2, 739); Ebu Davud, Talak 34, (2273); Nesai, Talak 48, 49, (6,180,181)