kuran.com

Hadis

HADİS: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle dedi: "Büyüklük ridamdır, izzet de izarımdır. Kim bu iki şeyde benimle niza ederse ona azab veririm."

FASIL: KİBİR VE UCUB BÖLÜMÜ

KONU: Kibir Ve Ucub Hakkında

RAVİ: Ebu Said ve Ebu Hureyre

KAYNAK: Müslim, Birr 136; Ebu Davud, Libas 29, (4090)

HADİS: Resulullah (sav): "Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!" buyurmuştu. Bir adam: "Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını sever!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala hazretleri güzeldir, güzelliği sever! Kibir ise hakkın ibtali, insanların tahkiridir" buyurdular.

FASIL: KİBİR VE UCUB BÖLÜMÜ

KONU: Kibir Ve Ucub Hakkında

RAVİ: İbnu Mesud

KAYNAK: Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizi, Birr 61, (1999)

HADİS: Bir diğer rivayette: "Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez" buyrulmuştur.

FASIL: KİBİR VE UCUB BÖLÜMÜ

KONU: Kibir Ve Ucub Hakkında

KAYNAK: Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizi, Birr 61, (1999)

HADİS: Yakışıklı bir adam Resulullah (sav)`a gelerek: "Ben güzelliği seviyorum. Gördüğünüz gibi bana güzellik de verilmiş. Kimsenin beni, ayakkabı bağı bile olsa bu hususta geçmesinden hoşlanmıyorum. Ey Allah`ın Resulü! Bu (haram olan) kibre girer mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır! buyurdular. Ancak kibr, hakkı ibtal, halkı tahkirdir!"

FASIL: KİBİR VE UCUB BÖLÜMÜ

KONU: Kibir Ve Ucub Hakkında

RAVİ: Ebu Hüreyre

KAYNAK: Ebu Davud, Libas 29, (4092)

HADİS: Resulullah (sav) buyurdular ki: Kıyamet günü, mütekebbirler küçük karıncalar gibi haşrolunurlar. Onları her yönden zillet bürümüştür. Cehennemde Büles denen bir hapishaneye sevkedilirler. Ateşlerin ateşi onları bürür. Cehennem ehlinin irinleri kendilerine içecek olarak verilir. Bu içeceğe tinetu`l-habal denir."

FASIL: KİBİR VE UCUB BÖLÜMÜ

KONU: Kibir Ve Ucub Hakkında

RAVİ: Amr İbnu Şuayb an Ebihi an Ceddihi

KAYNAK: Tirmizi, Kıyamet 48, (2494)

keyboard_arrow_up