Teyemmümü Mubah Kılan ve Kılmayan Bazı Haller
210- Henüz namaz vakti girmeden de teyemmüm edilebilir. Fakat namaz için müstahab olan vakit geçmeden su bulabileceğini tahmin eden kimse için teyemmümü geciktirmek mendubdur.
(Üç imama göre, bir namaz için vakti girmedikçe teyemmüm yapılmaz; çünkü teyemmüm bir zaruret için taharet sayılmıştır. Özürlünün tahareti gibi, vakitten evvel abdesti sahih olmaz.)
211- Bir mil mesafeden daha yakında su bulunduğunu sanan kimse, suyun bulunduğunu sandığı yöne doğru üç-dört yüz adım gider veya birini göndererek suyu aratır. Ancak yolda düşman tehlikesi gibi bir korkusu olursa, bu aratma yapılmaz.
212- Suyun varlığından bilgi verecek uygun bir kimse bulunduğu halde ondan sormaksızın teyemmüm etmek caiz değildir. Bu durumda eğer teyemmüm ederek namaz kılar da, sonra bir milden daha yakın bir yerde su bulunduğu kendisine haber verilirse, kıldığı namazı iade eder.
213- Su bulunacağı kendisine söz verilen kimse, kazaya kalmak korkusu olsa bile, namazını geciktirir. Ancak suyu va`d edenin yanında veya bir mil mesafeden daha yakınında su bulunmuş olmalıdır.
214- Boy abdesti alması gereken bir kimse, yalnız organlarının bir kısmına veya sadece abdestine yetecek kadar su bulsa, yine teyemmüm eder; o suyu harcaması gerekmez.
215- Yalnız içilmek için kırlarda sarnıçlar içinde hazırlanmış olup herkesin yararlanmasına terk edilmiş bulunan sular teyemmüm etmeye engel olmaz. Ancak bu sular çok olur da abdest ve gusül almaya izin verilmiş olduğu bilinirse, bu sular kullanılır, teyemmüm edilmez.
216- Hacıların hediye için taşıdıkları zemzem suyu, teyemmüm yapmaya engeldir. Ancak zemzemin içine, en az bir misli kadar gül suyu karıştırılmış olursa, bu takdirde zemzem mukayyed su hükmüne girer ve onunla abdest almak caiz olmadığı için teyemmüm yapılır.
217- Cünüblükten dolayı teyemmüm etmiş olan bir kimsenin abdesti bozulsa, cünüb sayılmaz, abdestsiz olur. Bu kimse yalnız abdeste yetecek kadar su bulsa, bununla abdest alır. Bu kadar su bulamazsa, tekrar namaz için teyemmüm eder.
218- Abdest almak veya gusletmek için başkasının yanında bulunan suyu istemek gerekir. Ancak suyun çok kıt olduğu bir yerde istenmeyebilir.
219- Abdest alacak veya gusledecek bir kimsenin, ihtiyacından çok parası olduğu zaman, değer kıymeti ile veya biraz fazlasıyla satılmakta olan suyu ihtiyacı için satın alması gerekir. Fakat normal fiyatın iki misli ile satın almak gerekmez; çünkü bu aşırı bir fiyattır.
220- Suyu kullanmaktan aciz olup da parası bulunan kimse, normal bir ücretle abdest verdirecek kimse bulursa, teyemmüm edemez.
221- Başkasının yardımı ile abdest alabilecek olan bir kimsenin yardımcısı kendi kölesi, kendi çocuğu veya kendi ücretli hizmetçisi ise, teyemmüm etmesi ittifakla caiz olmaz. Böyle kendi başına abdest alamayacak derecede özürlü olan kimse, abdest için kendisine yardım edebilecek başka bir adamı varsa, yine teyemmüm edemez. Zevcesinin bulunması da, teyemmüm etmesine engeldir. Kabul edilen görüş budur. Fakat İmam Azam`dan bir rivayete göre, bu durumda olan kimse teyemmüm edebilir.
Deniliyor ki, zevc ile zevce abdest verme konusunda birbirine yardım etmek zorunda değillerdir. Bunun için, bunlardan biri diğerine yardımcı sayılmaz. Ancak birbirlerine yardım görevinde bulunmaları bir iyilik olduğundan, yardımın yapılması güzel kabul edilmiştir. Öyle ki, bunlardan biri diğerine yardım etmeyi üzerine alınca, makbul olan görüşe göre, artık teyemmüm yolunu seçemez.
222- Bir zindanda habsedilmiş olan kimse, temiz su veya toprak bulamayınca, İmam Azam ile İmam Muhammed`e göre, namazını sonraya bırakır. İmam Ebû Yusuf`a göre, bir şey okumaksızın namaz kılar gibi ayakta durur, rükû ve secde vaziyetlerini alır, kendisini namaz kılan gibi gösterir. Sonra kurtulunca, kılamadığı namazları kaza eder.
223- Abdest uzuvlarının (organlarının) yarısında veya çoğunda yara bulunan bir kimse teyemmüm eder; fakat yarısından azı yaralı ise, sağlam yerlerini yıkar ve yaraların üzerlerine mesheder, teyemmüm yapamaz.
Gusül için de, eğer vücudun yarısı veya daha çoğu yaralı ise teyemmüm edilir. Vücudun yarısından azı yaralı ise sağlam yerler yıkanır ve yaraların üzerleri meshedilir.
224- Bir abdest ile birçok farz ve nafile namaz kılınabildiği gibi, bir teyemmüm ile de kılınabilir.
(İmam Şafiî`ye göre, bir teyemmüm ile yalnız bir farz namaz ve birçok nafile namaz kılınır. Sahih olan bir görüşüne göre de, bir teyemmüm ile bir farz namaz ve bununla beraber ayrıca cenaze namazları da kılınabilir. Ancak bir teyemmüm ile bir farz namazdan başka bir farz namaz kılınamaz.)
Bu ihtilaftan kurtulmak için, her farz namazda yeniden teyemmüm etmek daha iyidir.
225- Temiz bir toprak cinsinden çok kimseler teyemmüm edebilirler. Çünkü yeryüzü el değdirilmesi ile kullanılmış sayılmaz.
(Üç imama göre, bir namaz için vakti girmedikçe teyemmüm yapılmaz; çünkü teyemmüm bir zaruret için taharet sayılmıştır. Özürlünün tahareti gibi, vakitten evvel abdesti sahih olmaz.)
211- Bir mil mesafeden daha yakında su bulunduğunu sanan kimse, suyun bulunduğunu sandığı yöne doğru üç-dört yüz adım gider veya birini göndererek suyu aratır. Ancak yolda düşman tehlikesi gibi bir korkusu olursa, bu aratma yapılmaz.
212- Suyun varlığından bilgi verecek uygun bir kimse bulunduğu halde ondan sormaksızın teyemmüm etmek caiz değildir. Bu durumda eğer teyemmüm ederek namaz kılar da, sonra bir milden daha yakın bir yerde su bulunduğu kendisine haber verilirse, kıldığı namazı iade eder.
213- Su bulunacağı kendisine söz verilen kimse, kazaya kalmak korkusu olsa bile, namazını geciktirir. Ancak suyu va`d edenin yanında veya bir mil mesafeden daha yakınında su bulunmuş olmalıdır.
214- Boy abdesti alması gereken bir kimse, yalnız organlarının bir kısmına veya sadece abdestine yetecek kadar su bulsa, yine teyemmüm eder; o suyu harcaması gerekmez.
215- Yalnız içilmek için kırlarda sarnıçlar içinde hazırlanmış olup herkesin yararlanmasına terk edilmiş bulunan sular teyemmüm etmeye engel olmaz. Ancak bu sular çok olur da abdest ve gusül almaya izin verilmiş olduğu bilinirse, bu sular kullanılır, teyemmüm edilmez.
216- Hacıların hediye için taşıdıkları zemzem suyu, teyemmüm yapmaya engeldir. Ancak zemzemin içine, en az bir misli kadar gül suyu karıştırılmış olursa, bu takdirde zemzem mukayyed su hükmüne girer ve onunla abdest almak caiz olmadığı için teyemmüm yapılır.
217- Cünüblükten dolayı teyemmüm etmiş olan bir kimsenin abdesti bozulsa, cünüb sayılmaz, abdestsiz olur. Bu kimse yalnız abdeste yetecek kadar su bulsa, bununla abdest alır. Bu kadar su bulamazsa, tekrar namaz için teyemmüm eder.
218- Abdest almak veya gusletmek için başkasının yanında bulunan suyu istemek gerekir. Ancak suyun çok kıt olduğu bir yerde istenmeyebilir.
219- Abdest alacak veya gusledecek bir kimsenin, ihtiyacından çok parası olduğu zaman, değer kıymeti ile veya biraz fazlasıyla satılmakta olan suyu ihtiyacı için satın alması gerekir. Fakat normal fiyatın iki misli ile satın almak gerekmez; çünkü bu aşırı bir fiyattır.
220- Suyu kullanmaktan aciz olup da parası bulunan kimse, normal bir ücretle abdest verdirecek kimse bulursa, teyemmüm edemez.
221- Başkasının yardımı ile abdest alabilecek olan bir kimsenin yardımcısı kendi kölesi, kendi çocuğu veya kendi ücretli hizmetçisi ise, teyemmüm etmesi ittifakla caiz olmaz. Böyle kendi başına abdest alamayacak derecede özürlü olan kimse, abdest için kendisine yardım edebilecek başka bir adamı varsa, yine teyemmüm edemez. Zevcesinin bulunması da, teyemmüm etmesine engeldir. Kabul edilen görüş budur. Fakat İmam Azam`dan bir rivayete göre, bu durumda olan kimse teyemmüm edebilir.
Deniliyor ki, zevc ile zevce abdest verme konusunda birbirine yardım etmek zorunda değillerdir. Bunun için, bunlardan biri diğerine yardımcı sayılmaz. Ancak birbirlerine yardım görevinde bulunmaları bir iyilik olduğundan, yardımın yapılması güzel kabul edilmiştir. Öyle ki, bunlardan biri diğerine yardım etmeyi üzerine alınca, makbul olan görüşe göre, artık teyemmüm yolunu seçemez.
222- Bir zindanda habsedilmiş olan kimse, temiz su veya toprak bulamayınca, İmam Azam ile İmam Muhammed`e göre, namazını sonraya bırakır. İmam Ebû Yusuf`a göre, bir şey okumaksızın namaz kılar gibi ayakta durur, rükû ve secde vaziyetlerini alır, kendisini namaz kılan gibi gösterir. Sonra kurtulunca, kılamadığı namazları kaza eder.
223- Abdest uzuvlarının (organlarının) yarısında veya çoğunda yara bulunan bir kimse teyemmüm eder; fakat yarısından azı yaralı ise, sağlam yerlerini yıkar ve yaraların üzerlerine mesheder, teyemmüm yapamaz.
Gusül için de, eğer vücudun yarısı veya daha çoğu yaralı ise teyemmüm edilir. Vücudun yarısından azı yaralı ise sağlam yerler yıkanır ve yaraların üzerleri meshedilir.
224- Bir abdest ile birçok farz ve nafile namaz kılınabildiği gibi, bir teyemmüm ile de kılınabilir.
(İmam Şafiî`ye göre, bir teyemmüm ile yalnız bir farz namaz ve birçok nafile namaz kılınır. Sahih olan bir görüşüne göre de, bir teyemmüm ile bir farz namaz ve bununla beraber ayrıca cenaze namazları da kılınabilir. Ancak bir teyemmüm ile bir farz namazdan başka bir farz namaz kılınamaz.)
Bu ihtilaftan kurtulmak için, her farz namazda yeniden teyemmüm etmek daha iyidir.
225- Temiz bir toprak cinsinden çok kimseler teyemmüm edebilirler. Çünkü yeryüzü el değdirilmesi ile kullanılmış sayılmaz.