kuran.com

Hayızla İlgili Meseleler

    104- Kadınlar adet hallerine çok dikkat etmelidirler. Çünkü bu haller, onların birçok din görevleri ile ilgilidir. Bu konu ile ilgili başlıca meseleler şunlardır:

    105- Kadınlar en az dokuz yaşlarında buluğ çağına erer ve adet görmeye başlarlar. Elli veya elli beş yaşlarında da "Sinn-i İyas" denilen adet görmeme devresine girerler. Bu yaştan daha önce adetten kesilen kadınlar da vardır.

    (Malikîlere göre, henüz dokuz yaşına girmemiş bir kızdan gelen bir illet kanıdır, hayız değildir. Dokuz ile on iki yaş arasında bulunan bir kızdan gelen kan, uzman kimselere gösterilir. Kesinlikle hayız kanı olduğunu söyler veya şübhe içinde kalırlarsa, hayız görmüş sayılır. Hayız kanı olmadığını kesinlikle kararlaştırırlarsa, bir illet kanı sayılır, hayız hükmüne girmez. On üç yaşını geçmiş bir kadından elli yaşına kadar gelen kan, mutlaka hayızdır. Elli yaşını geçmiş bir kadından yetmiş yaşına kadar gelen kan da uzmanlara gösterilir ve ona göre hüküm verilir. Yetmiş yaşından itibaren gelen kan ise, kesinlikle istihaze (bir illet kanı) dir.

    Şafiîlere göre, adetlerin kesilmesi için belli bir zaman yoktur. Hayat boyu hayız kanı devam edebilir. Bu hususta bölgelerin iklimi etkili olur. Çünkü adet müddeti, bölgelerin sıcak ve soğuk olmasına göre değişir. Ancak çoğunluk olarak altmış iki yaşında iken kesilir.

    (Hanbelîlere göre, iyas (adetten kesilme) zamanı elli yıldır. Bundan sonra gelen kan kuvvetli de olsa, istihaze (illet) kanıdır, hayız kanı değildir.)

    106- Adet müddetinin en azı üç gündür (yetmiş iki saattir). En çoğu da on gün, (iki yüz kırk saat)... Bu iki zaman arasında görülecek kanlar, adet kanı sayılır. Bu zaman içinde devamlı olarak kanın gelmesi gerekmez, ara sıra kesilebilir. Örnek: Bir kadın üç gün kan gördükten sonra iki gün kanı kesilse ve arkasından üç gün daha devam etse, bu sekiz günün hepsi adet gününü teşkil etmiş olur.

    (Malikî mezhebine göre, ibadetler için adetin en azı diye bir müddet yoktur. Çok az bir zaman içinde görülen kanla adet hali gerçekleşir. Fakat ölüm ve boşanma iddetleri ile istibralar bakımından adetin en az müddeti bir gün veya bir günün bir mikdarıdır. Adetin en çok müddeti ise, gebe olmayan yeni adet görmeye başlamış kadın (Mübtedie) hakkında on beş gün takdir edilir.)

    107- İki adet arasındaki temizlik haline Tuhr (Temizlik) hali denir. Bunun müddeti on beş günden az olamaz. Fakat bundan çok olabilir. Tuhr hali aylarca ve senelerce devam edebilir. Böyle temizlik hali devam eden kadına Münteddetü`t-Tuhr (Temizliği devamlı) denir.

    (Malikîlerle Hanbelîlere göre, bu hayız arasında kanın kesildiği günlere Temizlik günleri (Yevmü`n-Neka) denir. Hayız olan kadın, bu günlerde temiz sayılır. Diğer adet halinde olmayan kadınların temiz halinde sayılır, onlar gibi ibadet eder. Tuhr`un en az müddeti sekiz veya on veya on yedi gündür. Hanbelîlere göre ise, on üç gündür.)

    108- Bazı kadınların adet günleri, sayılan belli günlerdir. Örnek: Her ay beş veya yedi veya dokuz gün adet görürler. Böyle bir kadına "Mu`tade" denir. Bir adet, bir kez meydana geldiği üzre kararlaşmış olabilir. Şöyle ki: Henüz adet görmeye başlayan bir kız, ilk kez sekiz gün kan görse, sonra yirmi iki gün temiz olsa, bu şekilde adeti kararlaşmış olur. Ondan sonra devamlı olarak kendisinden bir hastalık sebebiyle kan gelecek olsa, onun hem adet günleri, hem de temizlik günleri her ay o şekilde hesab edilir.

    109- Bazı kadınlarda adet günleri değişik olur. Şöyle ki: Bir ay beş gün diğer ay altı gün adet görebilirler. Bu durumda ihtiyatlı hareket etmek gerekir. Böyle bir kadın, altıncı gün oldu mu yıkanır, namazlarını kılar ve eğer ramazansa orucunu tutar; çünkü bu altıncı gündeki kanın illet (istihaze) kanı olması muhtemeldir. Fakat bu altıncı gün çıkmadıkça, cinsî münasebette bulunamaz, boşanmışsa iddeti dolmuş sayılmaz. Çünkü bu altıncı günün kanı, hayız kanı olmak ihtimali vardır.

    110- Bir adetin değişmiş olması için, ona aykırı iki adet hali görülmelidir. Örnek: Her ay beş gün adet gören bir kadın, sonra iki kez dört gün veya iki kez altıgün kan görse, onun adeti beş günden dört güne veya altı güne geçmiş olur.

    Sonuç: Adet, bir defa ile yerleşir, iki defa ile değişebilir. Bununla beraber İmam Ebû Yusuf`a göre, adet bir defa ile değişmiş sayılabilir. Buna yeni adetin eskisini bozup onun yerini alması anlamında "Fesh-î adet" de denilmektedir.

    111- Belli günler devam eden bir adete aykırı olupda on günden fazla devam etmeyen kanlar, adet kanı sayılır. Bu halde adet değişmiş olur. Örnek: Her ay yedi gün kan gören bir kadın, sonra on gün kan görse, hepsi hayız kanı sayılır. Bu halde adeti yedi günden on güne geçmiş olur. Fakat belli günlerden sonra gelen kan, belli günlerle toplandığı zaman on günden fazla olursa, yedi günden ziyade olan kanlar hayız kanı sayılmaz, İstihaze (illet) kanı olur. Şöyle ki: Böyle yedi gün kan gören bir kadın sonradan on bir veya on iki gün kan görmeye başlarsa, bunun adet edinilmiş yedi günlüğü hayız kanı olur. Sonraki dört veya beş günü istihaze (illet) kanı olur.

    Yine: Her ay başından itibaren beş gün adet görmekte olduğu farz edilen bir kadın, bu adeti üzere kan gördüğü gibi, bundan iki gün veya üç gün veya beş gün önce de kan görmüş olsa, bunların hepsi adet sayılır; çünkü adet sayısı on günü geçmemiştir. Fakat kan görme günlerinin tümü bu şekilde on günden fazla olursa, yalnız adeti olan o beş günde gördüğü kan hayız kanı sayılır, adet edindiği günlerden fazla olan bütün kanlar istihaze (illet) kanı sayılır.

    112- Adet görmekte olan bir kadından bir hastalık sebebi ile devamlı olarak kan gelecek olsa, onun hayız ve temizlik hallerindeki belli günlerine göre hüküm verilir. Örnek: Her ay başından itibaren on gün kan gören bir kadın, ondan sonra yirmi gün veya altı aydan noksan olmak üzere şu kadar ay ve gün temizlik üzere olsa, onun adeti böyle kararlaşmış olur. Sonra böyle bir kadından devamlı olarak kan gelse, yine eski şekli üzere her ayın ilk on günü hayız, diğer yirmi günü veya şu kadar ay ile günü de temizlik hali sayılır. Fakat temizlik müddeti tam altı ay veya daha ziyade bulunmuş olursa, temizlik müddeti altı aydan bir saat noksan kabul edilir ki, bu müddet, gebelik halinin en az zamanıdır.

    Yine: Yeni hayız görmeye başlayan bir kızın adeti kararlaşmaksızın kanı akıp devam etse, her aydan on günü adetine sayılmış olur. Diğer yirmi günü de temizlik müddeti kabul edilir.

    113- Bir hastalık veya önemsememe neticesi adet günlerini unutmuş olan bir kadına "Mütehayyire" denir. Böyle bir kadının gördüğü akıntı kesilmeyecek olsa, onun adeti hakkında kuvvetli olan görüşü ile işlem yapar. Kuvveti fazla olan bir görüşe sahib değilse, ihtiyat olan yolu benimser. Boşanmış ise, iddeti için on gün, temizlik müddeti de altı aydan bir saat noksan olmak üzere takdir edilir. Diğer bir görüşe göre: Temizlik müddeti iki ay kabul edilir. Bunun namaz ve oruçları üzerinde ayrıntılı bilgi vardır. Bu konu ile ilgili geniş bilgi, İmam Sarahsî`nin "Mebsûd" isimli kitabında vardır.

    114- Adet görme çağına gelen bir kız, ilk kez görmeye başladığı kandan dolayı hemen namazını bırakır ve oruçlu ise, orucunu kaza etmek üzere sonraya bırakır. Evli ise, cinsi ilişkide bulunmaz. Böyle bir kıza "Mübtedie" denir. Bu kan üç günden az bir zaman içinde kesilirse, hayız kanı olmadığı anlaşılır. O zaman bırakıp kılmadığı namazları kaza etmesi gerekir. İmam Azam`dan nakledilen bir görüşe göre, ilk başlayan bu kan üç gün devam edip de hayız kanı olduğu bilinmedikçe, namazı terk etmez ve orucuna da devam eder.

    115- Hayız müddeti içinde gelen kan tamamiyle kesilmedikçe, adet son bulmuş olmaz. Bu kan, siyah, kırmızı, yeşilimtrak veya sarı olabileceği gibi bulanık ve toprak rengi de olabilir. Adetini tamamlamış olan bir kadından gelecek akıntı bembeyaz bir renkte bulunur.

    116- Bir kadının görmekte olduğu adetini, kocasına karşı inkar etmesi veya gerçeğe aykırı olarak adet gördüğünü söylemesi helal değildir.

    Adet görmekte olduğunu söyleyen bir kadın, iffetli ve saliha bir kadın ise, sözü kabul olunur; değilse kabul olunmaz. Ancak doğru söylediğine inandırıcı bir hal olursa, kabul edilir. Mesela, söylediği söz, adetinin başlangıç zamanına rasgelmişse, o halde dediği kabul olunur.
keyboard_arrow_up